Kısa adı ‘NİFCA’ olan “Nordic Institute for Contemporary Art” ve       Proje 4L işbirliği ile açılan “Dur Bir Dakika - Anlatı Olarak Resim” adlı       sergi, sürekli bir yerden bir yere koşturan çağımız insanına resim       sanatının bir çağrısı niteliğinde. İlk olarak İsveç’te açılan “Dur Bir       Dakika” başlıklı sergiler dizisi, resmin öldüğünü söyleyen eleştirmenlere,       resmin kendi sınır ve yöntemleriyle yanıt verirken, toplumsal değişimlere       karşı insanları da uyarmaya çalışıyor ve onları bir dakikalığına,       acele etmeden, bir resimle baş başa kalmaya       çağırıyor. Mika Hannula ve Kari Immonen’in küratörlüğünü yaptıkları sergide,       Vanessa Baird, Birgir S. Birgisson, Niklas Engvall, Robert Lucander, Elina       Merenmies, Milla Toivanen ve Lene Voering Jensen eserleriyle yer alıyor.          Serginin küratörlerinden, Helsinki Güzel Sanatlar Akademisi Dekanı       Mika Hannula ile       söyleştik:
Mika Hannula, üç bölümden oluşan ‘Dur Bir Dakika’ başlıklı sergiler dizisinin ortaya çıkışı hakkında...
“Bu sergide yer alan sanatçıların tümü, kuzey ülkelerinden gelen sanatçılar. Bu insanları tanıyorduk, nasıl çalışmalar yaptıklarını zaten önceden biliyorduk. Ben ve diğer küratör de; zaten uzun bir zamandan beri birlikte çalışıyorduk. Bu beraberlik sonucunda, üç farklı sergi hazırlamayı düşündük, aynı başlık altında toplanan ve üç farklı ülkede açılacak bir sergi serisi düzenlemeye karar verdik. Ana başlık ‘Dur Bir Dakika’ oldu. İlk sergi ‘Dur Bir Dakika - Bir Yer Olarak Resim’ başlığı ile, İsveç’te gösterilmekte. İstanbul’da açılan ikincisi ‘Dur Bir Dakika - Anlatı Olarak Resim’ başlığını taşıyor. Üçüncü sergiyse daha ekspresyonist çalışmaların yer aldığı ‘Dur Bir Dakika - Varoluş Olarak Resim’ adıyla Finlandiya’da Wainö Aaltonen Müzesi’nde gerçekleştirilecek. Bu farklı üç ülke arasında bir bağlantı kurmak bizim için Londra ya da New York gibi merkez konumundaki şehirler arasında bir bağ kurmaktan daha anlamlı. Bu ülkeler aynı değil ama birbirlerine benzer şehirler. Ana merkez olarak kabul edilen yerlerden yola çıkmaktansa, bu farklı ülkeler ve şehirler arasında bağlantı kurmak bizim için daha önemliydi. Tüm bu ana noktalar belirlendikten sonra, sergide yer alacak sanatçılarla konuştuk ve onların düşüncelerini, bu proje hakkındaki görüşlerini aldık ve sergileri düzenlemeye başladık.”
İstanbul’da açılan sergi, 21. yüzyıl       insanına yönelik bir hiciv niteliğinde. Serginin başlığı bu yüzden insanı       ister istemez özeleştiri yapmaya yönlendiriyor... Hannula, bu başlığın       seçilmesinin nedenini şöyle       anlatıyor... “Bu sergi serisi için çalışmaya ilk başladığımızda düşündüğümüz en       önemli nokta, sanatçıların resim yapmak için geniş yere ve zamana sahip       olmalarını sağlamaktı. Acele etmelerine gerek yoktu. 6-7 sanatçı vardı ama       hepsi kendilerine ait geniş bir çalışma alanı içinde, istedikleri zaman       süresince resim yaptılar. Çağımızda her şey çok
büyük bir hızla yapılıyor. Bu hız izleyici ve sanatçı arasında bir bağ kurmak, eserle iletişim kurmak için verimli bir zeminin kurulmasını engelliyor. Herkes her şeyi hızla tüketiyor. Ama resim zaman ister, tüm sanatlar gibi. Bir resme bakmak, ona zaman vermek, onu anlamak için çaba ve zaman harcamak gereklidir. En az sanatçı kadar emek verilmelidir bir esere... İstanbul’daki sergi anlatı ile ilgili. Resimlerin öyküleriyle, öyküsel varlıklarıyla ilgili. Ama tabii ki sadece bir öykü yok ortada. Resmin kendi öyküsü var. Resim yapılmaya başladığı andan itibaren bir öyküyü de anlatmaya başlar. Dolayısıyla bu noktada, eş zamanlı olarak izleyici ve resmeden arasında bir diyalog başlar. İstanbul’da da insanlar oldukça meşgul. Herkesin sürekli yapması gereken şeyler, yetişmesi gereken yerler var. Bu Helsinki’de de, dünyanın pek çok yerinde de böyle. Biz bu sergide diyoruz ki, ‘Bir Dakika Durun!’, rahat bir nefes alın, acele etmeyin, sakinleşin, koşmayın ve durun, bir yerde durun ve bakın...”
Sergide yer alan resimlerden bazıları tamamlanmamış aksiyonları, bedenin sadece bir kısmını anlatırken, bazıları da hepimizin yakından bildiği masalları konu ediniyor; Pamuk Prenses ya da Kırmızı Başlıklı Kız gibi. Mika Hannula’ya göre farklı sanatçıların bakışlarını resmetmeleri bu sergiyi daha da anlamlı ve zengin hale getiriyor...
“Sergideki resimler tam az önce söylediğim nedenlerle farklı yapıları içeriyor. Tamamlanmamış eserler size bir öykünün başlangıcını gösteriyor, gerisi, öyküyü tamamlamak size kalmış durumda. Yaşam içinde de böyle şeylerle sıkça karşılaşıyoruz. Moda dergilerinde, politik dergilerde de hep bunu görüyoruz. İstanbul ya da dünyanın bir başka ülkesi, aslında fark eden bir şey yok. Herkes moda dergilerini okuyor ve orada da karmakarışık görüntüler parçalanmış konular bir arada sunuluyor. Bu bir altyapı. Sanatçı bu parçaları alıyor resmine. Sadece dudaklar ya da sadece bir el.
Bunları alıp kendisi için özel bir dille eserine yansıtıyor. Burada       ne anlattığını açık bir biçimde vermiyor izleyene. Neden zamana gereksinim       duyduğumuzu, zaman vermenin gerekliliğini ortaya koyan şey de işte       izleyici ve sanatçı arasındaki bu ilişki       biçimi. Bu temalar ışığında sanatçılarla bir araya geldik ve ne yapmak       istediklerini sorduk. Yeni resim araştırmaları mı yapmak isterler, yoksa       geleneksel resim parametreleri içinde daha farklı araştırmalar mı yapmak       isterler? Bu çalışmalar sonucunda gerçekten çok ironik eserler ortaya       çıktı. Çünkü sergi ilişkiler üzerine kurulu ve ilişki sıcaklık, ironi ve       tebessüme gereksinim duyar. Birlikte gülebilmek gerekir, her şeyi çok       fazla ciddiye alırsanız onu öldürürsünüz. Bu sergide olasılıkları ortaya       koymaya çalıştık çünkü bunun daha önemli olduğunu       düşünüyoruz.”
“Dur Bir Dakika - Anlatı Olarak Resim” sergisi 15 Haziran 2002’ye dek Proje 4L İstanbul Güncel Sanatlar Müzesi’nde gezilebilir.
  
  
